Ahmed Vefik Paşa
3 Ağustos 1823'te İstanbul'da doğdu. 3 Nisan 1891'de İstanbul'da yaşamını yitirdi. Paris maslahatgüzarı Ruheddin Efendi'nin oğlu. Mühendishane-i Berr-i Hümayun'da okudu. 1834'te Paris'e giderek bir süre Saint Louis Lisesi'nde öğrenim gördü. 1837'de Babıali Tercüme Odası'nda göreve başladı. 1840'ta Londra elçiliğine katip olarak atandı. 1847'de yurda döndü, Tercüme Odası başmütercimi oldu. 1851'de yeni kurulan Encümen-i Daniş'e (Bilim akademesi) üye seçildi. Aynı Yıl Tahran Büyükelçiliği'ne atandı. 1854'te Meclis-i Vâla üyesi, 1857'de Deavi Nazırı (Adalet Bakanı), 1860'ta Paris Elçisi, 1861'de Evkaf Nazırı, 1862'de Divan-ı Muhasebat (sayıştay) Reisi, 1863'te Anadolu Sağ Kol Müfettişi görevlerinde bulundu. 1871'e kadar kendisine görev verilmedi. Bu yıllarda Voltaire, Victor Hugo ve Lesage'den çeviriler yaptı, okullar için ders kitapları hazırladı. 1871'den sonra Sadaret Müsteşarlığı, Şuray-ı Devlet (danıştay) üyeliği gibi önemli görevlerde bulundu. 1877'de vezirlik verilerek ilk Meclis-i Mebusan'ın Başkanlığı'na getirildi. Edirne Valiliği, Maarif Nazırlığı yaptı. 1878'de Sadrazam oldu. 3 Mart 1878'de Ayestefanos (Yeşilköy) Anlaşmasını imzaladı. İki buçuk ay sonra görevinden alındı. 1879'da Bursa Valiliği'ne atandı. Bursa'da ilk vilayet tiyatrosunu kurdu. Kentin imarı için çalıştı. 1882'de üç günlük ikinci Başkan Vekilliği görevinden uzaklaştırıldı. Yaşamının kalan bölümünde Rumelihisarı'ndaki yalısında araştırma, inceleme, ceviri ve derleme çalışmalarıyla ilgilendi. Osmanlı kültürüne yaptığı çok yönlü katkılarıyla tanınır. Özellikle Türk tiyatrosunun gelişmesinde önemli rol oynadı. Fransız tiyatrosundan çok sayıda çeviri yaptı. Dramaturji ve sahneleme teknikleriyle ilgilendi. Moliere'den uyarladığı "Zor Nikah" ve "Zoraki Tabip" Türk tiyatrosunun ilk oyunları oldu. 1887'de yazdığı "Arslan Avcıları yahud Hak Yerini Bulur" adlı bir oyunu var. Türkçe'nin gelişmesiyle ilgili önemli çalışmalar da yaptı. 1852'de "Müntehebat-ı Durub-ı Emsal" adlı atasözleri derlemesi ve 1876'da "Lehce-i Osmani" sözlüğünü yayınladı. Ulusal temele dayalı tarih anlayışını benimsedi, bu tarihin Osmanlı tarihinden ayrı olması gerektiğini savundu. Bu anlayışı 1869'da yayınlanan "Fezleke-i Tarih-i Osmani" adlı eserinde dile getirdi.