//-->

Bu Pencereyi Kapat

Cemal Şakar

Cemal Şakar 1962'de Gönen, Balıkesir'de doğdu.

Karesi İlkokulu’nu (1973), Atatürk Ortaokulu’nu (1976), Muharrem Hasbi Lisesi’ni (1979), İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’ni bitirdi (1983). Balıkesir’de aile şirketinde çalıştı. Halen Balıkesir’de ticaretle uğraşıyor; e-edebiyat dergisi Edebistan.com’un öykü editörlüğünü yürütüyor. Edebiyat hayatına, 1982’de Aylık Dergi’de yayınlanan Bir İnsan Ölür Bir Yıldız Kayarmış adlı öyküsüyle başladı. Öykü ve denemeleri Aylık Dergi, Yönelişler; Mavera; Yedi İklim; Kayıtlar; Hece; Hece Öykü ve Söz Ve Adalet dergileriyle Yeni Şafak Kitap’ta yer aldı. Öykü kitapları dışında Yazı Bilinci (2006) adlı bir deneme kitabı bulunmaktadır. Esenlik Zamanları’yla Türkiye Yazarlar Birliği 1999 Hikaye Ödülü’nü kazandı.


Öykü kitapları :

Gidenler Gidenler (Yedi İklim, İstanbul 1990, 10 öykü: Gidenler Gidenler; Bir Savaştan Slaytlar; Ora Özlemleri; Ölü Zaman; Bildik Düşbozumları; Nostalji; Ören-84; Dağılan Şeyler; Yapıştırmalar; İnşirah)

Yol Düşleri (YediGeceKitapları, İstanbul 1996, 18 öykü: Gidenler Gidenler; Bir Savaştan Slaytlar; Ora Özlemleri; Ölü Zaman; Bildik Düşbozumları; Nostalji; Ören; Dağılan Şeyler; Yapıştırmalar; İnşirah; Ses: Sır; Sırdaş; Bir Masal; Terci’hane; Yolculuk; Eviçi; Ayna; Ses)

Esenlik Zamanları (YediGeceKitapları, İstanbul 1999, 11 öykü: Dört Güzel Şey; Atlas; Eşik; Rüya; İzlek; Sergerdan; Saat Henüz Üç; Birkaç Kırık Görüntü; Şar; Irmak; Saatli Maarif Takvimi)

Pencere (Hece, Ankara 2003, 9 öykü: Pencere: Giriş; Yöneliş; Denizin Sonsuz Maviliği; Biz Birbirimizi İçimizde Taşırız; Suskunluktaki Hayret Verici Aydınlık; Ve Diğerleri: Öykünmek; Otacı; Dilemma; İstitrad)

Hayalperdesi (Selis, İstanbul 2008, 12 öykü: Ateşböceği; A/B; Uzak Kara Derin Bir Ayrılık; Mevlid; İhtilaç; Anlatabilmeliydim; Bağdat Kudüs Kabil; Küp; Çığlık; Koza; Masmavi Bir Gök; Güneşe Yürümek)


Hakkında Yazılanlardan :

Bu amacı belki şöyle tercüme edebiliriz: küçük insanların hayatı dolayımında hayata müdahale etmek, onu değiştirme çabası göstermek… Bu, elbette, insanın ayakta kalmasının, ayakta kaldığı sürece kendine bir amaç tayin etmesinin, bu amaçlardan birinin de yazma eylemine uygulanmasının esaslı bir gerekçesini oluşturmalıdır. Ancak yazarımız, bu işi, hiç de, burada ifadesini bulduğu biçimde, okuyucunun gözüne batırma, onu tedirgin edecek bir yöntemle, diyelim ki, ona ders verici bir tavır takınarak gerçekleştirmiyor. Bilakis, her şey olması gerektiği gibi, sessizce, göze batmadan, kahramanlarin yıkıntıları abartılmadan, buna rağmen bu yıkılmışlıklar geri plana da itilmeden anlatılıyor. Eğer dünya hikâyeciliği hep tespit edildiği gibi iki ana damar üzerinde, bu demektir ki, Poe ve Çehov ana damarlarını izleyerek gelişmesini sürdürüyorsa, Cemal Şakar'ın ana hatlarıyla Çehov yolunu izlediğini söyleyebiliriz. Şu özelliğini öne çıkartmalıyız ki, Çehov metinlerinin sadeliklerine dokunmazken, Şakar yer yer metinlerle oyun oynamaktan hoşlanıyor: bu da ona yakışıyor. Rasim Özdenören

---

Cemal Şakar, “Pencere” öyküsündeki hepi topu üç kişilik öykü kadrosuna, sinematografinin öyküye ağan imkanlarını da yerli yerinde kullanarak, hüzün, vefa duygusu, aramak, bulunmak, yalnızlık, yitirmişlik, yorulmuşluk vb. kavramlar eşliğinde, benimsenilir, etkilenilir, paylaşılır bir “canlı hayatı” temsil ettirmiştir. Kurgu sağlamlığına azami özeni göstermiş, sinema kuramında önemli karşılıklar yüklenen “Pencere” kavramını öyküsüne ad olarak vermesi, bölümlerdeki parantez içi özet belirlemeleri oluşturan sözcükler de dahil kullandığı hemen her sözcüğü dikkatle seçmiştir. Öykü zamanıyla, öyküleme zamanı hemen hemen aynıdır; “70’li yıllara ait otomobil” belirlemesine göre her iki zaman da içinde yaladığımız günlere denk düşmektedir. Öykülerini oldum olası tertemiz bir Türkçe ile yazan, Cemal Şakar, “Pencere” öyküsünde de aynı tutumunu sürdürmüştür. “Pencere” öyküsü, yazarının, içeriğin suskuyla belirlendiği cümleler dizisinde, “Söylenmemiş sözler uçuşur güneşin aydınlığında.” cümlesiyle apaçık olanı açıklamaya, “Nasıl verilecekse!” sorusuyla da zeka gösterisine kalkışması dışında neredeyse kusursuz bir öyküdür. Ömer Lekesiz

---

Abartısız, kasılmayan, dökülmeyen bir dil. Öykünün iskeletini hatırlayalım: Hayatın akışındaki dönüşümün “bilme”yle, birbirlerini çoğaltmayla beslenen bir ünsiyetle olacağını düşünen, sıradan gerçeğin önemli olmadığını varsayan bir “inanç ailesi”nden kopan felçli bir adam; aynı dağılmanın/ reelleşmenin içinden geçerek, yazar olan, ama dostunu ve yaşadıklarını unutmayan, kendi tutunuşunu ve direncini dostunda da bulmak isteyen bir adam; hasta babasının geçmişini anlamlı bulan, ama babasının hayatın bir noktasına açılırken, diğer noktalarına körleşmesini doğru bulmayan bir delikanlı ve kocası kendi yalıtılmış dünyasına kapandığı için ailenin birçok sorumluklarını üstlenen, zaman zaman kocasının bu tavrının aralarında bir uçurum oluşturduğunu düşünen, bunlara rağmen kocasının iyi bir insan olduğuna inanan bir kadın. Retoriğin, kitabîliğin ve tasvirin egemenliği için uygun zemin. Ama buna yanaşmıyor Şakar. Duyarlığı ve problemi, oldukça yalın, söylenilemeyeni söylemeye çalışmayan, insanların sözün ötesine düşebileceği gerçeğini hissettiren bir dile yaslanarak vermeye çalışıyor. Bu zemin üzerine kurulan birçok öykü veya romanda kimi zaman akıl veren, kimi zaman bunaltan veya bağıran veya sadece bilinç altında akışını duyabileceğimiz, asla zaptedemeyeceğimiz bir akış taklidine yaslanan “dil”leri gördüğümüz için Şakar’ın dil tutumuna değinmek istedik. Mehmet Narlı

---

“Elleriyle taşları yokladı, bir insan sıcaklığı hissedebilmek; başka birine tutunabilmek için. Bir dal, bir tutamak… Gümrah bir ses… Kendi sesinin de katılabileceği.” Cemal Şakar’ın “Hayalperdesi”ni okurken, kendime en sık sorduğum soru bu oldu: Hangisi daha uzak ve yakın olan hangisi? Bir kuvantum fizikçisi gibi parçacıklar üzerinden tekrarladığı sürekli parçalanma, bölünme ve yarılma hadiseleriyle madde ve varlık hakkındaki kabullerimizi sarsalıyor. Cümleleri aracılığıyla okurun gözündeki lensleri maharetle değiştiren bir sihirbaz gibi, kah yakının içindeki dipsiz uzağı kah en ıraktaki en solgun hatıraların içinden en sıcak kalp atışlarını taşıyor size Hayalperdesi… Uzak ve yakın hakkındaki ezberlerimiz bozulunca madde ve varlık bilgimiz sarsılıyor, Hayalperdesi de zaten bunu amaçlıyor. Sibel Eraslan

Bugün 19 ziyaretçi (31 klik) kişi burdaydı!

Categories

  • birresim birresim
    • birresim
    • birresim
  • birresim
  • birresim
  • birresim
  • birresim
  • birresim

www.yazarvesair.tr.gg
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol